Eko-lojistik, lojistik endüstrisinin gezegenimiz üzerindeki ekolojik etkisini en aza indirmek için aldığı bir dizi sürdürülebilirlik önlemini tanıtarak iş operasyonlarında yeşil bir devrim dalgasını ifade eder. Bu yeşil/çevreci lojistiğin amacı, lojistik operasyonlarının karbon ayak izinin azaltılması ve tedarik zincirinin hem üretici hem de müşteriler tarafından sorumlu bir şekilde kullanılması etrafında dönmektedir.
Evet, bu husus sadece bir şirketin sorumluluğunda değildir; müşteriler de bu konuda önemli katkılarda bulunabilirler. Bu makalede, şu anda hedef alınan lojistik alanlarından bazılarına ve işletmelerin çevre koruma ve kaynak tasarrufu için uygulayabilecekleri farklı yöntemlere değineceğiz.
Akıllı Bir Depo Oluşturmak:
Barkodlama ve radyo frekanslı tanımlama gibi teknolojilerle desteklenen depolama yönetim sistemleri kağıt tüketiminin azaltılmasına yardımcı olacaktır. Otomatik depolama ve yeniden toplama sistemleri, akıllı depolama çözümleri sunarak deponun kapladığı alanın azaltılmasına yardımcı olabileceği gibi, üreticinin işçilik maliyetini de düşürecek ve emniyet ve güvenlik faktörünü destekleyecektir. Depolarda gün ışığı teknolojisi de kullanılabilir; bu da depoların çatılarının güneş panelleriyle donatılması gerektiği sonucunu doğurur.
Verimli Bir Şekilde Tersine Lojistik Kullanımı:
Bir şirket tersine lojistiği kullandığında, iadeleri ya tamir ederek ya da geri dönüştürerek işlemden geçirir. Örneğin, Levi Strauss kot pantolonlarını yeniden tasarlayıp değerlendirerek elinde bulunan kumaşları yeni kot pantolonlar yapmak amacıyla hammaddeye dönüştürür. Microsoft ise kişisel bilgisayarları yeniler ve yeniden kullanır. Etkili bir tersine tedarik zinciri, marka duyarlılığının artmasına, dolayısıyla daha fazla müşteri memnuniyetine ve atık ile maliyetlerin azaltılmasına neden olur; bu da müşteri, firma ve çevre (kısacası herkes) için bir kazan-kazan (win-win) durumu ortaya çıkarır.
Yol Haritasında Maliyet ve Ayak İzini Azaltma:
Kullanıcı analizlerinden elde edilen veriler kullanılarak teslimat ve nakliye sistemleri optimize edilebilir. Bu işlem, kullanıcıların teslimatı almak için evde olup olmayacaklarını önceden belirtmelerine olanak tanıyarak yapılabilir; zira bu, başarısız bir teslimatta salınan karbondan tasarruf etme potansiyeline sahiptir. Burada müşteriler de odak noktasında yer alır, çünkü istenmeyen iadeleri önlemek için sorumlu satın almanın anahtarını ellerinde tutarlar. Müşteri Bilinçli tersine lojistik, bir şirketin bu ekolojik koruma hedefi doğrultusunda ne kadar çaba gösterebileceğini belirlemede çok önemli bir rol oynar.
Dağıtım Tesislerinin Yerlerinin Optimize Edilmesi:
Etkin teslimat rotası planlaması ve yük paylaşımına öncelik verilmesiyle desteklenen dağıtım merkezlerinin dikkatli bir şekilde konumlandırılması ve tasarlanması, taşımacılıktan kaynaklanan emisyonların azaltılmasına yardımcı olur. Dağıtım merkezlerinin ve verimli rotaların dikkatli bir şekilde konumlandırılmasıyla daha az sürücü ve kamyona ihtiyaç duyulur ve bu da enerji tasarrufu sağlar.
Ulaşım Konusunda Daha Temiz Enerji Kullanımı:
Araç filtrelerimizi ve yakıt seçeneklerimizi güncellemek, bir işletmenin lojistiğinde yeni bir sürdürülebilir alanın kilidini açar. Bunun gerçekleşmesi için biyoyakıt ve daha yeşil ve alternatif bir seçenek olan elektrikli araçlar düşünülebilir. Gıda endüstrisinden elde edilen geri dönüştürülmüş malzemeler biyokütle için bir hammadde ve daha yeşil bir değişim kaynağı olarak hizmet edebilir.
Eko-lojistik, işletme ve müşterinin bir sinerji içinde çalışmasını ve birbirlerine fayda sağlamasını gerektiren kolektif bir süreçtir. Daha yeşil alternatiflere geçişin operasyonlar için maliyet tasarrufu sağladığı da kanıtlanmıştır. Son teknoloji ürünü bir envanter yönetimi, ağ modelleme sistemi, nakliye simülasyon yöntemleri ve optimize edilmiş depolama tesislerine sahip olmak, işletmelerin bu hedef doğrultusunda çalışmaya başlayabileceği alanlardan bazılarıdır.
Çeviri: Deniz Saygi